Kronik Miyelositer Lösemi
Kronik Miyelositer Lösemi
Kronik Miyelositer Lösemi nedir?
Kemik iliğimizdeki öncül hücreler kanımızda bulunan hücrelerin oluşmasını sağlar.Bu hücreleri kabaca sınıflandıracak olursak; lensositer ve miyelositer seri hücreleri şeklinde ikiye ayırabiliriz. Artmış blast hücre(öncül hücreler) sayısını genellikle akut lösemide görmekteyiz. Kronik lösemide ise miyelositer ya da lenfositer seriyi oluşturan hücrelerin sayısının kontrolsüz şekilde artışı söz konudur.
Beyaz kan hücrelerimizin sayısında artışla karakterize, uzun dönemde gelişen hematolojik hastalığa Kronik Miyelositer Lösemi diyoruz. Kan, kemik iliği ve dalakta olgunlaşmamış beyaz kan hücreleri artışı vardır.
Kronik Miyelositer Lösemi nedeni nedir?
Normalde 9.kromozomda ABL geni, 22.kromozomda ise BCR geni bulunmaktadır. Bu iki kromozomdaki mutasyon sonucu , iki gen füzyon yapınca Philadelphia adı verilen karakteristik kromozom oluşur ve hastalığa yol açar.Mutasyon sonucu KML hücrelerinde artışa sebep olan bir protein(BCR-ABL1 tirozin kinaz) üretilir.Kemik iliğinin etkilenmesi sonucu bu süreçte beyaz kan hücre sayısı artarken, bazı hastalarda anemi ya da trombosit sayısı artışı tabloya eşilik edebilir.
Kronik Miyelositer Lösemi semptomları nelerdir?
Birçok hasta bulgu vermez, bir sebeple hastaneye başvurduklarında yapılan kan testleriyle tesadüfen tanı konulur.Bazı hastalarda ise gece terlemesi, ateş, kilo kaybı, dalak boyutunda büyüme gibi bulgular görülebilmektedir.
Kronik Miyelasiter Lösemi evreleri nelerdir?
- Kronik Faz – Kronik faz KML’de kemik iliğinde %5’ten az olgunlaşmamış lösemik blast hücresi (anormal beyaz kan hücreleri) vardır. Kronik faz hastalar tüm KML hastalarının yaklaşık %85’ini oluşturur ve hemen hemen tüm vakalarda oral ilaçlarla iyi kontrol edilir.
- Akselere Faz – Beyaz kan hücreleri olgunlaşamaz ve kan veya kemik iliğinde yüzde 10 ila 19 arasında lösemik blast hücresi(öncül hücre) bulunur. Muhtemelen KML hücrelerinde gelişen yeni mutasyonlar nedeniyle ilaçlarla kontrol edilmesi daha zordur.
- Blastik Faz -Kan veya kemik iliğinde yüzde 20’den fazla blast hücresi vardır. İlaçlarla kontrol edilmesi zordur.
Kronik Miyelositer Lösemi tanısı nasıl konulur?
En önemli test kan sayımı ölçümüdür. Lökosit sayısında (özellikle granülosit hücrelerinde) artış görülmektedir. Normalde kemik iliğinde görülmesi gereken blast hücreleri periferik yayma yapılıp kanda izlenir. Sonrasında kemik iliği biyopsisi yapılıp artmış blast sayısı gösterilir ve genetik testlerle Philadelphia kromozu taranır. Hastaların %95’nde Philadelphia kromozu pozitiftir.
Kronik Miyelositer Lösemi tedavisi nedir?
Tedavinin hedefleri -. Tedavide “Philadelphia kromozomu” içeren hücre sayısının belirgin şekilde azaltılması amaçlanır. Tedavinin birincil hedefi semptomları hafifletmek, mümkün olduğunca yaşam süresini uzatmak ve KML’nin blastik faza geçmesini önlemektir.
KML için en yaygın tedaviler şunlardır:
- Tirozin kinaz inhibitörleri – Oral (ağız yoluyla) kullanılan bu ilaçlar BCR-ABL1’in (KML hastalarında bulunan anormal protein) etkilerini engeller.Hamilelik veya emzirme döneminde kullanılması önerilmez.
- Kök hücre nakli – Kök hücre nakli (kemik iliği nakli veya hematopoietik hücre nakli olarak da adlandırılır) genellikle Tirozin Kinaz İnhibitörü tedavisine yanıt alamadığımız durumlarda veya nüksettikten sonra bu tedavi yöntemi kullanılır.
- Hematolojik yanıt, CML hücrelerinin kandan kaybolması ve normal kan hücresi sayımlarına dönüş anlamına gelir.
- Sitogenetik yanıt, Philadelphia kromozomu içeren hücrelerin kan veya kemik iliğinden kaybolmasını ifade eder. Sitogenetik yanıtın ölçülmesi, 100 normal kan veya kemik iliği hücresi arasında bir CML hücresini tespit edebilir.
- Moleküler yanıt, RT-PCR (ters transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu) adı verilen hassas bir moleküler test kullanılarak anormal BCR-ABL1 geninin mevcut olup olmadığını gösterir. PCR, 10.000 ila 100.000 normal hücre arasında bir BCR-ABL1-pozitif CML hücresini tespit edebilir.
Bir sitogenetik yanıt elde edilmedikçe, KML’nin hızlandırılmış fazına veya blasatik faza ilerleme riski devam eder.
“Tam moleküler cevap” terimi, BCR-ABL1 geninin artık tespit edilemediği durumları tanımlamak için kullanılmıştır, ancak çeşitli PCR testlerinin farklı hassasiyetleri vardır (testlerin az da olsa yanılma ihtimali vardır). Tam bir moleküler yanıt, saptanabilir tüm KML hücrelerinin ortadan kalkmasını gösterse de hastanın iyileştiği anlamına gelmez.