Demir eksikliği anemisi sık görülen bir anemi türüdür. Anemi alyuvarlarının yeterli hemoglobin içermediğinde ortaya çıkabilir. Hemoglobin, vücuda oksijen taşıyan, alyuvarlarda bulunan ve demirden zengin olan protein yapısında bir moleküldür.
Demir eksikliği anemisi sık görülen bir anemi türüdür. Anemi alyuvarlarının yeterli hemoglobin içermediğinde ortaya çıkabilir. Hemoglobin, vücuda oksijen taşıyan, alyuvarlarda bulunan ve demirden zengin olan protein yapısında bir moleküldür.
B12 ve demir, vücutta üretilmeyen, dışarıdan alınan moleküller olduğu için eksiklikleri daha çok beslenme ve emilim kusurlarına bağlı olarak ortaya çıkar. Süt ve süt ürünleri, yumurta, et ve sakatatta bulunan B12 vitamininin eksikliği kansızlık ve başka hastalıklara yol açabilir. Vücutta hücrelerin büyümesini sağlayan B12 vitamininin eksikliğinde, hücre bölünmesi zorlaşır ve bir süre sonra kansızlık oluşur.
Kalıtsal bir kan hastalığı olan Talasemi, Akdeniz Bölgesinde yoğun olarak görülmesi sebebiyle halk arasında Akdeniz Anemisi olarak bilinir. Ayrıca Arap kökenli kişilerde ve Balkan göçmenlerinde de sıkça rastlanan talasemi, ülkemizde yaklaşık yüzde 2 civarında görülmektedir. Günümüzde evlilik öncesi yapılan tetkikler sayesinde hasta doğabilecek bebekler önceden saptanabilir ve gereken önlemler alınabilir.
Miyelodisplastik Sendrom kemik iliğinde yapılan kan hücrelerinin olgunlaşamaması ve normal formlarından farklı bir gelişim göstermeleri ile karakterize durumdur. MDS’li hastalarda kan yapımında azalmanın sonucu anemi (kansızlık) görülür. MDS sıklıkla 40 yaş üzerinde kişilerde görülür.
Akut Miyeloblastik Lösemi, Akut Miyelojenik Lösemi, Akut Granülositik Lösemi, Akut Nonlenfositik Lösemi olarak da adlandırılan Akut Miyeloid Lösemi (AML) kemik iliğinin bir çeşit kanseri olup kan kanseri olarak da bilinir. Kemik iliğindeki öncü hücrelerin DNA dediğimiz genetik materyallerindeki sonradan oluşan bir hasar neticesi ortaya çıkar. Beyaz kan hücrelerimizinden olan granülositlerin ve monositlerin blast adı verilen öncü hücrelerinin olgunlaşma süreçleri bozulur. Olgunlaşamayan bu anormal hücreler kemik iliğinde ve kanda birikmeye başlar. Bu hücrelere lösemi hücreleri denir.
Genellikle orta yaşta veya sonrasında görülen, kemik iliği ve kanın yavaş seyirli kanseridir. Beyaz kan hücrelerimizden olan lenfositlerin kemik iliği, kan ve lenf düğümlerinde kontrolsüz ve anormal sayıda artmasıyla oluşur. Vücudun savunma hücrelerinden olan lenfositler görevlerini yapamazlar, enfeksiyonlara karşı vücut savunmasız kalır, anormal sayıya ulaşan bu hücreler (lösemi hücreleri) normal hücrelerin yapılmasına da engel olur ve hastalık belirtileri ortaya çıkar.
İstatistiksel olarak sıklığı araştırılan ülkelerde erişkinde ikinci sıklıkta görülen lösemi çeşididir. Genellikle 60 yaşın üzerinde görülüyor olsa da hastaların % 15 kadarı 50 yaşın altındadır.
Lenfosit denilen kan hücrelerinin lenf bezlerinde aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Kötü huylu lenfositler lenf bezleri dışında dalak, karaciğer, kemik iliği ve diğer organlarda da çoğalırlar. Lenf bezi kanseri tıbbi olarak Hodgin Lenfoma ve Nonhodgin Lenfoma olarak ikiye ayrılır. Nonhodgin Lenfoma daha sık görülmektedir. Her iki lenfoma çeşidinin alt tipleri bulunmaktadır. Bunlar hastalığın gidişatını ve tedaviyi belirler. Lenfoma hızlı ve yavaş ilerleyen olarak da gruplara ayrılmaktadır. Lenfoma, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. En sık genç erişkinlerde ortaya çıkan lenfoma, çocukluk çağında en sık karşılaşılan kanser türlerindendir.
Aplastik anemi, kan hücrelerinin üretimi için gerekli olan kök hücrelerin yetersizliği nedeniyle oluşan bir kansızlık hastalığıdır. Bu öncü hücreler kemik iliğinde bulunur ve tıp literatüründe hematopoetik kök hücreler olarak adlandırılır. Hematopoetik kök hücreler kendini yenileme kapasitesine ve kanda bulunan tüm farklı hücre tiplerini yeniden üretme yeteneğine sahip çok güçlü öncüllerdir.
Kemik iliği nakli (Kök hücre nakli) kök hücrelerin hastanın kendisinden kendisine veya başka birinden hastaya verilmesi işlemidir. Genel olarak 2 çeşit nakil vardır. Kendi kök hücrelerinin geri verilmesi işlemine ‘otolog’, başka birinden alınan kök hücrelerin verilmesi işlemine ‘allojeneik’ nakil denilmektedir.